Tarihi Yarımada Bisiklet Turu izlenimlerim: “Solundayım dikkat et!”
- Telegram
İkinci kere düzenlenen Tarihi Yarımada Bisiklet Turu hakkında bir kaç şey yazmak istedim. Bazı eleştirilerim, öz eleştirilerim ve aşırı hoşuma giden şeyler üzerine…
İlk defa gittiğim için kaç kişi katılacak? Nasıl olacak? Soruları eşliğinde bisikletim ile yollara koyuldum. Sabah 07’de Ümraniye metrosuna bir bindim. Başka bisikletler… Böyle herkes birbirine bakıyor, kafayla selam verip hafif tebessüm yoluna devam ediyor. Marmaray’a geçiyorum. Yine aynı şekilde. Herkes birbirine soruyor nasıl gideceğiz, biliyor musunuz yolu? Bende bir çift görüyorum. Onların bildiğini düşünüyorum. Takılıyorum peşlerine. Çok uzun bir yolculuk yapmadan alana geliyoruz.
Toplanmaya başlamış herkes. Çeşit çeşit bisikletler. Kimisi yalnız gelmiş, kimisi arkadaşıyla, kimisi ailesi ile… Hatta böyle ikili bisikletler gördüm çiftlerin sürdüğü. Arkasında bebek koltuğu olanlar… O kadar güzel bir görüntü ki. Mutlu olmamak mümkün mü? İBB; çay, su, kek gibi ikramlar yaptı. Kesin kayıt alanlarına gidildi. Sonra saat beklenmeye başladı. Beklerken profesyonel ekipmanlı bisiklet sürücüleri de vardı, daha uygun bisikleti olanda vardı. Herkes bir şekilde oradaydı. Bu bir yarış değildi ki. Gerekli olan ekipmanların olsun yeterliydi. Yarış esnasında tabi bazı arkadaşlarımız yarış havasına girmiş olsa da genel olarak acayip kaliteli bir kitle vardı.
Sürekli soldayım, soldayım, dikkat et… Bu uyarılar eşliğinde gerçekleşti tur. Olması gerektiği gibi. Tur başladı. Çevrilmeye başlandı pedallar.
Şimdi öz eleştiri kısmını yapayım;
Çantamı neden ağırlaştırdım? Tur esnasında bu belimi aşırı ağrıttı. Siz siz olun minimumda tutun. Hele ki benim gibi kondisyonunuz çok düşükse. Bir sporcunun çok rahatlıkla gidebileceği bir güzergahtı ve keyifliydi. Bisikletimin ağır olmasının yanında son zamanlarda aldığım kiloların bedelini ödedim. Tur esnasında neden kötü besleniyorum? Nasıl oldu da ben yolda zorlanıyorum demeye başladım. Bir daha ki bisiklet turunda daha hazırlıklı olacağım.
Şimdi eleştiri kısmına gelelim.
Organizasyon esnasında trafik belli aralıklarla kesildi. Tur, yer yer bomboş yolda gerçekleşti, yer yer tek şerit açıldı. Bu süreçlerde bazı şoförler bisikletlilerin arasında daldı. Özellikle bir tanesi sol şeritten birden sağ şeride geçerken büyük bir risk oluşturdu. Trafiği kontrol etmek ve insanları mağdur etmemek için ciddi bir çaba vardı. Ama bu şehirde şoförler sıkıntılı. Böyle bir organizasyonda sizin kontrolünüz de olmayan şeyler yaşatabilirler.
Neyse ki kötü bir şey olmadı.
Gelelim benim içsel yaşadıklarıma.
Tur pazar günü sabah saatlerinde gerçekleşti.
Sadece turistler ve pazar sabahı işe gitmek zorunda olanlar vardı bisikletçi sürücülerinin haricinde.
Yenikapı’dan başlayarak Sirkeci’ye doğru ilerlerken insanlar hiç beklemedikleri bir manzara ile karşılaştılar.
Binin üstünde bisikletçi. Önlerinden geçiyor.
Yüzlerinde ki mutluluğu görmeniz lazımdı. Çoğunun bizimle pedal çevirmek istediğine o kadar eminim ki.
En güzel anlardan birisi ise bir babanın iki çocuğu ile gülümseyen gözlerle bisikletçileri izlemesi oldu.
Böyle anların fotoğrafını çekmek en büyük hobim ama bu sefer sadece o anı beynime işledim.
Bir çok an oldu fotoğraf çekmek istediğim ama bisiklet sürmek için oradaydık.
Evet gelelim sonuca.
Harika bir 20 KM geçirdik. Yenisinde görüşmek üzere…